Yeşil Girişimcilik üzerine…

“Genel olarak girişimcilik sorun üreten değil sorunlara çözüm üreten bir alandır. Fakat “iyi niyetle atılmış yanlış adımların” önemli çevresel ve sosyal sorunlar yaratabileceği de açık bir gerçek. Yeşil Girişimcilik tam da bu noktada, yaşanan sorunların kısır döngüsüne çevre, ekonomi ve toplumsal fayda üçgeninde çözüm sunmaya çalışıyor.”

yesil-girisimcilik-emrah-kurum

Girişimcilik, aslında serbest piyasa ekonomilerinin her zaman olmazsa olmazı olmuş bir kavramsal ve pratik faaliyet alanı. Bu anlamda, kendi başına olumlu bir anlam ifade etmesi gerekmiyor. Bu konuda neler düşünüyorsunuz?

Bilinçli bir şekilde çevresel ve sosyal zarar üreten girişimcinin başarısının uzun soluklu olmayacağı kanısındayım ki böylesi bir tutum “girişimcilik” kavramına da aykırıdır. Çünkü girişimciliği besleyen, girişim fikrini ortaya çıkaran en önemli gerçeklik varolan bir soruna getirilen çözümdür. Bu açıdan bakıldığında genel olarak girişimcilik sorun üreten değil sorunlara çözüm üreten bir alandır. Fakat “iyi niyetle atılmış yanlış adımların” önemli çevresel ve sosyal sorunlar yaratabileceği de açık bir gerçek. Bunun en önemli nedenlerinden biri ise sorunlara getirdiğimiz/getirmeye çalıştığımız çözümlerin olası etkilerinin iyi ortaya koyulup, bunun sorunun ve/veya çözümün paydaşları üzerindeki etkilerini iyi kestiremememizden kaynaklanıyor.

Girişimcilik ülkemizde görece yeni olan fakat hızla gelişen bir süreç. Çok değil birkaç yıl öncesiyle kıyasladığımızda aldığımız yol umut verici. Daha iyi olabilir miydi? Muhakkak, fakat bu iyiye gidişi hızlandırmak için yapılan yanlışların ve eksikliklerin yapıcı eleştirilerle ortaya konması gerekir. Bu noktada görüşüm, girişimciliğin ülkemizdeki genel algısının sadece ekonomik getiri sağlayan bir kaynak olarak görülmesi. Ki bu önemli bir eksiklik. Evet, girişimciliğin ülke ekonomilerindeki yeri giderek artıyor ve ülkeler bu payı daha da artırmak için neler yapacaklarını düşünüyor. Fakat girişimciliği sadece “ekonomi” odağında düşünmek, ekolojik ve sosyal yıkımları beraberinde getirirken uzun vadede toplumlarda iç huzursuzluğa neden olabiliyor. Sadece ekonomik fayda üzerine kurulan sistemlerin neden olduğu sorunlardaki kısır döngüyü daha iyi anlamak için “Su Terazisi: Eşitliğin Artması Toplumları Nasıl Güçlendiriyor?” kitabına göz atmakta fayda var.

Yeşil Girişimcilik tam da bu noktada, yaşanan sorunların kısır döngüsüne çevre, ekonomi ve toplumsal fayda üçgeninde çözüm sunmaya çalışıyor. Bir sorun var ve buna getirilen çözümün çevresel etkileri neler? Getirilen/getirilecek olan bu çözümün topluma olan yansımaları nasıl olacak? Peki, bu çözümün uzun soluklu olması için ekonomik modeli nasıl olmalı? Bana göre Yeşil Girişimcilik bu sorulara doğru yanıtı aramaktır…

Yeşil Girişimcilik’in önünde ne gibi engeller bulunuyor?

Bireysel olarak başkalarının deneyimlerden faydalanmak yerine benzer süreçleri yaşayarak görme eğilimindeyiz. Bireyler tarafından yönetilen ülkelerin politikaları da genellikle bu eğilime sahip. Ülkemizde, girişimcilik kavramının henüz yeni yeni olgunlaşıyor olması, Yeşil Girişimcilik’in de önünde bir engel oluşturuyor! Dünyada Yeşil Girişimcilik önündeki engel ise bana göre, çözüme giden yolun eşiğine gelmiş durumda. Yoğun karbonlu ekonomilere sahip gelişmiş ülkeler, ekonomik olarak gelişimlerini/rekabetçiliklerini, daha fazla tüketerek koruyamayacaklarını fark ederek buna alternatifler aramaya başladılar. Bunun bir sonucu mudur bilinmez, Avrupa Birliği 2020 Stratejisi’ni şu üç temele oturttu: Akıllı, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir büyüme: Europe 2020: smart, sustainable and inclusive growth. Benzer şekilde son zamanlarda sık duyulmaya başlanan döngüsel ekonomi de –circular economy– bunlardan biri. Ayrıca Almanya’da gündeme gelen, üretime görece daha da hız, verimlilik ve esneklik kazandıracak olan Dördüncü Sanayi Devrimi, yani Endüstri 4.0 çalışmalarını da unutmamak lazım.

Eko girişimciler hangi destek mekanizmalarından yararlanabilir?
Genel anlamda girişimciler finansa, bilgiye/deneyime, kendi alanında varolan bağlantılara, işlerini daha rahat yürütebilmek için fiziksel bir mekana ihtiyaç duyar. Bu noktada son zamanlarda ülkemizde girişimcilerin destek alacakları farklı mekanizmalar hayata geçti/geçmeye de devam ediyor. Melek  yatırımcı ağları, kuluçka merkezleri, teknoloji geliştirme bölgeleri, TÜBİTAK destekleri gibi ulusal ve Horizon 2020 gibi uluslararası destek mekanizmaları bunlardan bazıları. Bunlara örnek vermek gerekirse, bana göre Sabancı Üniversitesi’nin JP Morgan Chase Foundation’ın desteğiyle hayata geçirdiği Sosyal Yatırım Programı (SYP) hem girişimcileri hem de sosyal yatırımcıları hedeflemesiyle bu alandaki önemli bir kilometre taşı oldu. Bilgi Üniversitesi bünyesindeki Sivil Toplum Çalışmaları Merkezi (STÇM) altında kurulan Bilgi Sosyal Kuluçka Merkezi de son zamanlarda yaşanan diğer güzel bir gelişme. 3 kıtada 31 şubesi ve 1400’ün üzerinde akredite-lisanslı melek yatırımcısıyla dünyanın en büyük melek yatırımcı ağı olan Keiretsu Forum’un özellikle Amerika’da bu alanda önemli çalışmaları olduğunu biliyorum. Hatta son zamanlarda Türkiye’de de benzer alanlarda önemli adımlar attıklarını duyuyorum. Bunun dışında, “yatırım kriteri sosyal etki yaratan proje” olan birçok melek yatırımcımız da var. Girişimcinin özellikle de fona erişimi konusunda fongogo, fonlabeni gibi kitlesel fonlama platformlarını da unutmamak lazım. Doğrudan “Yeşil Girişimcilik” kavramı özelinde olmasa bile Avrupa İşletmeler Ağı olarak bizim teknoloji transferi, ticari işbirlikleri, Ar-Ge ortaklıkları ve finansa erişim gibi konularda işletmelere verdiğimiz tamamen ücretsiz desteklerimiz var.
Farklı alanlarda deneyime sahip uzmanlarımızdan oluşan ekibimizle yukarıda bahsi geçen destek mekanizmalarına erişim konusunda destek vermeye ve bizimle bağlantıya geçen işletmeleri doğru kaynaklara/kurumlara yönlendirmeye çalışıyoruz.

Sizi en çok etkileyen Yeşil Girişimcilik örneklerini sorsak?

Hindistan’ın Rajasthan eyaletinin Tilonia kentindeki Barefoot College’in yürüttüğü, kırsal bölgelerin güneş enerjisiyle elektriğe erişim projesi dünyadan sevdiğim güzel bir girişim. Bu akademide, dünyanın her yerinden, özellikle de Afrika’dan okuma yazma bilmeyen pek çok köylü kadın güneş enerjisi mühendisi olmak üzere eğitiliyor. Yukarıdaki gibi yüzlerce gerçek hikayeyi 2008’den beri bizlerle ücretsiz olarak buluşturan Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali ekibinin hayata geçirdiği Sürdürülebilir Yaşam TV -surdurulebiliryasam.tv ise Türkiye’de beni etkileyen önemli bir proje. Dünyanın farklı yerlerinde sürdürülebilirlik odağındaki umut ve çözüm önerisi barındıran gerçek
hikayelerin filmlerinin yer aldığı bu projede, her film ayrı bir girişimcilik örneği niteliğinde.

Eklemek istedikleriniz…
Yeşil girişimcilik kavramına değindiğimizde Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı’nın (TTGV) gerçekleştirdiği önemli bir çalışmayı atlamamak lazım. TTGV, İspanya’da faaliyetlerini yürüten Temiz Üretim Bölgesel Çevre Merkezi’yle (RAC/CP) işbirliği yaparak, “Türkiye’de sürdürülebilir yaşam tarzının oluşmasına yönelik yeşil girişimciliğin mevcut durumunu, zorluklarını ve fırsatlarını” da tanımlayan bir araştırma ve inceleme çalışması gerçekleştirdi. Yapılan çalışmalar, yeşil girişimcilik örnekleri ile birlikte “Green Entrepreneurship in Turkey” yayınında toplandı Bu konulara ilgi duyan herkesin muhakkak incelemesi gereken değerli bir çalışma.

Ayrıca Sabancı Üniversitesi Avrupa İşletmeler Ağı olarak bu konulara dikkat çekmek için “Yeşil Girişimcilik Buluşmaları” adlı bir etkinlik dizisi üzerinde çalışıyoruz. Yakında hayata geçecek olan bu projemizi de ilk olarak buradan duyuralım…
*Avrupa İşletmeler Ağı, EEN-İstanbul Uzman Yardımcısı

Kaynak: Bu yazım EKOIQ Dergisi, Şubat 2015 sayısında yayınlanmıştır.

Yorum bırakın